Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (21) (Nesrin 37 Y., İstanbul)
Evin mutfak ihtiyaçları
için alışverişe çıkmam gerekiyordu. Bu zaman zarfında
Bahar'la henüz görüşmemiştim.
Hazırlanıp dışarı çıktım. Oldukça güzel
bir hava vardı. Markete doğru yürürken, gözüm Bahar'ların
dairesine doğru kaydı. Görünürde kimsecikler yoktu. Önüme bakıp
yürümeye devam ettim. Mobilya atölyesinin önünden geçerken, Ayhan'ın bana
doğru baktığını farkettim. Ayhan'ın derdini
anlamak için müneccim olmama gerek yoktu. Ama, evli olduğumu bildiği
halde beni süzmesi hiç hoş değildi. Kısa etek veya dar pantolon
giysem neyse de, her yerim kapalı olduğu halde tebessüm ederek
bakıyordu. Gençliğine vererek, ben de tebessüm edip, markete
doğru yürümeye devam ettim. Tebessüm etmemin bir davet
olabileceğini doğrusu hiç düşünememiştim.
Markete
girdikten sonra sepetlerden birini alıp peronlarda dolaşmaya
başladım. Sepete birkaç çeşit gıda türü şeyler
koymuş, elimdeki listeyi kontrol ediyordum ki, "Merhaba!" diyen
bir sesle irkildim. Arkamı döndüğümde Ayhan'la göz göze geldim.
Tereddütle sağa sola baktım, peronda bizden başka kimse yoktu.
Kısa bir tereddütten sonra, "Ne istiyorsun?" dedim. Tepkimden
çekinmiş olacak ki, ancak, "Şey... Ben..." diyebildi ve
sustu. Konuşmadan bana bakıyordu. "Evet, ne
istiyorsun?" dediğimde, cebinden çıkardığı bir
kağıdı, "Lütfen bunu alır mısın?"
diyerek elime sıkıştırdı. Sonra hızlı
adımlarla marketten çıktı. Bütün bu olanları bir gören var
mı diye sağa sola baktım. Sonra da kağıdı
kabanımın cebine soktum. Birçok şey
yaşamıştım, ama böyle bir olay ilkkez başıma
geliyordu.
Alışverişi
tamamlayıp, marketten çıktım. Eve doğru yürümeye
başladım. Sokağa girdiğimde Ayhan etrafta görünmüyordu. Eve
girer girmez kabanımın cebindeki kağıdı
çıkardım. Cebimde buruşan notu düzelttikten sonra okumaya
başladım. Kağıtta, (Merhaba güzel bayan! Öncelikle böyle
bir şeye kalkıştığım için sizden çok özür
dilerim. Öylesine güzel, öylesine hoşsunuz ki, kendimi sizden
alamıyorum. Sizi her gördüğümde heyecandan elim ayağım
titriyor. Lütfen beni bağışlayın, ama sizinle konuşabilmek
için dünyaları verebilirim. Eğer konuşmak isterseniz, lütfen
beni arar mısınız?) diye bir not yazmış, altına da
telefon numarasını eklemişti.
Niyeti
belliydi, ama bunun mümkün olmadığını bilmesi gerekiyordu.
Beğenilmek, iltifat almak hoş bir duyguydu. Yıllar önce genç bir
kızken, siyah saçlı, beyaz tenli ve uzun boylu erkeklerden hoşlanırdım. Ayhan da böyle biriydi.
Şimdi ise böyle birini seçme şansım yoktu.
Yazdıklarını birkaç kez okudum. Bu bile amımın
sulanmasına neden oluyordu. Ama Ayhan'la gerçekten birşeyler
yaşayabilir miydim, bunu bilmiyordum. Bekleyip görmek lazımdı.
Notu çöp kutusuna attıktan sonra, günlük işlerime devam ettim.
Ertesi gün
Bahar'ı aradığımda, telefonu biraz geç açtı. "Ne
o kız? Görünmüyorsun? Bir sorun mu var?" diye sorduğumda,
isteksiz bir şekilde cevap verdi, "İşlerim var, şuan
müsait değilim!" dedi. Benimle konuşmak istemediği belliydi.
"Tamam canım! Sonra görüşürüz!" diyerek telefonu
kapadım. Pek anlamamıştım, ama Bahar sanki benden
kaçıyordu. Umarım benimle alakalı bir durum yoktu. Ama yinede
canım sıkılmıştı. Karışık duygular
içindeydim. Birkaç gün boyunca aklımda hep bu sorular vardı...
Birgün evde yine
yalnızdım, canım çok sıkılıyordu. Aklıma
Nazmi geldi. Onunla konuşmak belki de iyi gelecekti. Daha önce hiç bu
kadar ara vermemiştik. Son buluşmamızın ardından 10
gün falan geçmişti ve henüz onunla konuşamamıştım.
Gerçi kendisine kırgındım, ama yinede sesini duymak istiyordum.
Telefonunu birkaç kez çaldırdım. Bakmayınca müsait
olmadığını düşündüm. Sonraki saatlerde yine denedim.
Defalarca çaldırdığım halde yine de bakmadı. Bunu neden
yaptığına anlam veremiyordum. Oysa, sesini duymak, konuşmak
istiyordum. Onsuz olmak, benim için büyük bir boşluk demekti. Bir
yıldan aşkın zamandır bana yaşattıkları,
unutulacak şeyler değildi. Onun sayesinde gerçek zevki
tatmıştım. Beni sikerken yaşadığım doyumu
unutmam mümkün değildi. (Ooff, off!) diye hayıflanırken, onun o
kocaman yarrağı aklıma geldikçe kuduruyordum. İçimden,
(Ahhh Nazmi, ahh!) diye geçiriyordum.
Canım
gerçekten sıkılmıştı. Temiz hava almak için balkona
çıktım. Oturup, sokaktan geçenlere bakmaya başladım. Sokaktaki
çocukların sesi etrafta yankılanıyordu. Sokaktan geçenleri izlerken,
sağ dirseğimi balkonun korkuluklarına dayamış, derin
düşüncelere dalmıştım. Bedenime vuran güneş, içimi
ısıtıyordu. Gözlerim kapalı halde dinlenirken, ara sıra
etrafa bakınıyordum. Tam bu sırada dikkatimi çeken bir şey
oldu. Duvarın üzerinde oturan kişinin Ayhan olduğunu farkettim.
Yedinci katta oturduğum için, başını
kaldırmış yukarı doğru bakıyordu. İçimden
çocuğun haline gülmek geliyordu, ama yine de belli etmedim. Onu
izlerken, elimi eteğin altına soktum. Birkaç dakika boyunca
amımı okşadım. Parmaklarım ıslanınca,
kalkıp içeri girdim...
Canım
sikilmek istiyordu, ama sikecek adam yoktu. Yatak odasına doğru
yürüdüm. Kendimi aynanın karşısında izlerken, içimden,
(Böyle bir kadını kim sikmez!) diye geçirdim. Sonra, (Manyaksın
sen kızım, nasıl unutursun yaa!) diyerek, bazanın içindeki
plastik yarrağı çıkardım. (Vaaoovv! Harikaymış!)
diye mırıldandım. Gerçekten mükemmel görünüyordu. (Ben bunu
nasıl unuturum!) diye hayıflandım. Yarrağı gövdesinden
tutup, başını yalamaya başladım. Kocaman
başı vardı. Yaladıktan sonra ağzıma aldım.
Ağzıma zorla sığmıştı. Birkaç
dakika boyunca ileri geri hareket ettirdim. Dudaklarım
yırtılacak gibi gerilmişti. Bunları yaparken, öyle sulanmıştım
ki, amımın suyu çarşafa akıyordu...
Sonra
sırtüstü uzandım. Yarrağın kocaman başını
amımın dudaklarına sürtmeye başladım. Ohh,
inanılmazdı. Bir müddet böyle devam ettim. Artık
dayanamıyordum. Başını amımın küçük
dudaklarının arasına ayarladım. Gözlerimi kapayıp,
bastırıyordum. Amımın dudakları gerilmeye
başlamıştı. Biraz daha yüklenince, amımın
ağız kısmı direnmeyi bırakıp, kocaman şeyi
içine almaya başlamıştı. (Oooohhh!) diye inledim. Yarrak
kalındı, ama yine de giriyordu. Birkaç saniye sonra tamamen
içimdeydi. Dibe değdiğinde biraz bekledim. Amımın
kenarları iyice gerilmiş, küçük dudaklar
kaybolmuştu. İleri geri hareket ettirirken, delik yavaş
yavaş alışıyordu. Birkaç dakika sonra gevşediğimi
hissettim. Deliğim yarrağa alışmış, zevk almaya başlamıştım.
Git gelleri hızlandırırken, inlemelerim de artıyordu.
Kocaman şeyi istediğim gibi kullanıyordum. Onu yönetmek benim
elimdeydi...
Sırtüstü
denedikten sonra, dizlerimin üzerine kalktım. Yarrağı
dikledikten sonra üzerine oturdum. Bu kez daha rahat almıştım.
Dakikalar boyunca hopladım durdum. Hepsini almak için kendimi zorlasam da,
işe yaramıyordu. Yarrağın yaklaşık 10 cm'i fazla
gelmişti. Pozisyondan pozisyona girdim. Her pozisyonda zevkten
kıvranıyordum. Zaman zaman (Zorrt! Zurtt!) diye osururken kendimi
iyice kaybetmiştim. Bedenimi saran ateş gittikçe yükseliyordu. Sonra
birden titremeye, ardından kasılmaya başladım.
İnanılmaz bir zevk dalgası bedenimi sarmıştı.
(Oooohhhhhmmm!) diye inlediğimde şiddetli bir boşalma
başladı. (İiiihhhhh! Ooooohhh! Aaağğğhh!
İiiimmmhhhh!) diye inlemelerim saniyelerce sürdü...
Bu
inanılmaz zevk beni kendime getirmişti. Rahatlamış, kendime
gelmiştim. Hiç inmeyen plastik yarrağı amımdan
çıkardığımda, (Fosss!) diye bir ses geldi, havayla birlikte
amımın suyu da boşaldı. Yorulmuş, terden
sırılsıklam olmuştum. Yataktan kalkıp banyoya geçtim.
Güzel bir duştan sonra yarrağı yıkayıp temizledim.
Daha sonra aynı yerine, yani bazanın içine koydum. Ben bu aleti gerçekten
çok sevmiştim. Sanırım onunla harika bir ikili olacaktık.
Biraz dinlendikten sonra günlük işlerime döndüm...
Yaz tatili olduğu için, binadakilerin çoğu memleketlerine
gitmişti. Temmuz ayında amcamın kızı Serpil'in
düğünü vardı. Düğün günü yaklaşınca, ben de birkaç
günlüğüne babamın evine gittim. Amcamla babam aynı binada
oturduklarından, düğün hazırlıklarına ben de
katıldım. Serpil'in çeyiz ve eşyalarını salonda
sergilerken, etraf bayağı kalabalıktı. Sonra kına
gecesi oldu. Ağıtlar yakıldı, şarkılar,
türküler söylendi, halaylar çekildi, oyunlar oynandı, göbek
atıldı. Herkes gibi ben de hünerlerimi gösterdim. Güzel bir
akşamın ardından, herkes yorulmuş, evine gitmişti.
Kına gecesinin kritiğini yaptıktan sonra yatma vakti geldi. Ev
kalabalık olduğu için her odada birkaç kişi yatmak
zorundaydık.
Ertesi sabah
11:00 civarı herkes kalktı, kahvaltıya oturduk. Kahvaltıdan
sonra kızkardeşim İlknur, benimle konuşmak istediğini
söyleyince balkona çıktık. Kızkardeşim, "Abla..."
dedi. "Efendim İlknur?" dedim. Kızkardeşim,
"Yanlış anlama abla, ama sabaha kadar osurdun durdun! O nasıl
osurma öyle?" diyerek gülmeye başladı. "Ne var kız?
Osurmak ta mı suç?" diye tepki verdim. Kızkardeşim ise,
"Abla yaa, boru gibi osuruyorsun!" diyerek gülmeye devam ediyordu.
"Ne demek istiyorsun sen?" diye çıkıştım.
Kızkardeşim gülerek, "Sen söyle abla?" dedi. Açık
konuşmuyordu, ama aklından geçeni anlamıştım.
"Sus kız! Hem sana ne!" diye çıkıştım, sonra
kıçına sert bir şaplak attım. Kızkardeşim yanımdan
uzaklaşırken "Vay bee! Enişteme bak!" diyerek
sırıttı. İlknur 17 yaşında olmasına
rağmen cahil birine benzemiyordu. Orda kaldığım zaman
içinde, bakışlarındaki alaycılık eksik olmadı.
Düğün
gününe bir gün kalmıştı. Serpil'e ağda
yapılacaktı. Bu iş için halamla beni görevlendirmişlerdi.
Gerekli malzemeler hazırlandıktan sonra, üçümüz birlikte, daha önce ayarlanmış
olan bir odaya girdik. Halam ne yapmamız gerektiğini bir bir
anlattı. Serpil'in vücudundaki tüm kıllar temizlenecekti. Bunun
içinde bacaklarının arası da vardı. Serpil 18
yaşında, kumral tenli, güzel bir kızdı. Halam,
"Eşofmanı çıkar kız!" dedi. Serpil'in yüzünün
kızardığını gören halam, "Bizden mi
utanıyorsun kız!" diye takıldı.
Utandığı her halinden belli oluyordu. Bacakları hafiften
kıllıydı. Beyaz bir külot giymişti. Öndeki
kabarıklık oldukça dolgundu. Halamın
hazırladığı ağdayla, bacaklarını pürüzsüz,
tertemiz yaptık. Bacaklarının temizliği bir saatten fazla
sürdü. Daha sonra halam, Serpil'e, "Hadi kız, şimdi de külotunu
çıkar!" dedi.
Serpil'in
çekindiğini görünce, bu işi halam yaptı ve Serpil'in külodunu
çıkardı. Halam, "Bu ne kız? Ormana çevirmişsin!"
dedi. Halamla gülmeye başladık. Halam, "Enişte
görse, korkup kaçar kız!" diye takılıyordu. Halam
ağdayı ısıtıp hazırladıktan sonra bana
veriyor, ben de yapıştırıp kılları temizliyordum.
Serpil'in bağırmaları dışardan bile duyuluyordu.
İyice yapıştırıp sertçe çekiyordum. Üst
kısımlar bitmek üzereyken, amının yarığı
yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Sıra amının
dudaklarına gelmişti. Halam Serpil'den bacaklarını
açmasını istedi. Serpil utana sıkıla bacaklarını
açtı. Halam yine, "Bu ne kız? Kıldan bir şey
görünmüyor!" dedi. Bense merakla Serpil'in amına
bakıyordum. Kıllı olmasına rağmen küçük
dudakların arası tertemizdi. Derin bir çizgiyle tam ortadan
bölünmüştü. Amının üst kısmında küçücük bir tepecik
vardı.
Ağdayla
temizlemeye başladım. Amına dokundukça içim gidiyordu. Am
çizgisi 3-4 santim ancak vardı. Deliği bile
anlaşılmıyordu. Böyle bir am bende olsaydı, kimbilir neler
yapardım! Off, off! Bu gibi düşüncelerle temizlik işine devam
ediyordum. Amının kıllarını temizledikten sonra,
sıra kalçalarının arasına gelmişti. Serpil'e,
domalıp, kalçalarını germesini söyledik. Serpil dört ayak
olduktan sonra kalçalarını geriye doğru
çıkardı. Büzüğünün etrafı kapkaraydı ve
deliği anlaşılmıyordu. Ağdayla o
kısımları da temizledikten sonra vücudunda kıl
kalmamıştı. Halamla, Serpil'in amını,
kıçını ve bacaklarını iyice kontrol ettik. Gerçekten
harika olmuştu. Anlaşılmayan arka deliği, küçücük amı
görülmeye değerdi. Bittiği için üzülmüştüm ama yapacak bir
şey yoktu. Serpil'le işimiz bittiğinde, halam Serpil'e,
"Kalk kız, bundan sonrası enişteye kalmış!"
dedi.
Kısa
bir gülüşmeden sonra ben banyoya girdim. Ellerimi yıkadıktan sonra
kendi deliklerimi kontrol ettim. Serpil'inkilerine göre, ben de ne am
kalmıştı, nede göt. İkisi de iyice
dağılmış haldeydi. Amımın sulanmış olması
ise ayrı bir durumdu. Sanırım bu iş hoşuma
gitmişti. Serpil'in o küçük yerlerini bir daha göremeyecektim, ama yine de
öğrenmiş olmuştum. Ertesi gün düğün oldu. Serpil'in
güzelliği gerçekten harikaydı. Üstelik sıfır kilometre bir
kızdı. Umarım kocasıyla mutlu olurdu. Düğün
dağılınca, yeni gelin Serpil'i kocasının evine yolcu
ettik.
Ertesi gün
ben de Kartal'a kendi evime döndüm. O gece kocamla doyurucu bir sikiş
yaşadım. Kocam önce amımı yalayarak boşalttı
beni, sonra da götten sikti. Yatakta dinlenirken bana, "Ee,
düğünde eski aşkınla da görüştün mü?" diye sordu. Kimi
kastettiğini o sırada anlamamıştım, ama köydeki
Nuri'den bahsettiğini anlayınca, "Haa Nuri mi? Yok, köyde
değildi." dedim. Kocam da, "Peki Nuri ile birdaha hiç mi görüşmediniz?
Başka birşeyler yaşamadınız mı?" dedi. "Çok
mu merak ediyorsun?" diye takıldım. Kocam daha önce
anlattığım olayın devamını öğrenmek
istiyordu. Utangaç ayaklarına yatıp, kocamı yalvartmak
istiyordum. Birkaç kez, "Böyle şeyler anlatılmaz!" desem
de, kocam konuyu kapatmak niyetinde değildi. Öğrenmek istemesi
garibime gidiyordu. Bundan hoşlandığını farkediyordum.
Israr edince anlatmaya başladım:
"O gün Nuri ile yaptıklarımız birkaç gün boyunca
aklımdan çıkmamıştı. Bu yetmiyormuş gibi, birde
annemle babamı sikişirken yakalamıştım. Annemle babam,
mısırların arasındaki otları temizlemek için bahçeye
gitmişti. Evde canım sıkıldığı için
yanlarına gitmek istedim. Patika yollardan yürüyerek yanlarına
gidiyordum. Yanlarına yaklaştığımda değişik sesler
duymaya başladım. Gelen sesleri anlamıyordum, ama biraz daha
yaklaştım. Dikkatle dinlediğimde, annem (Ahh! Ohh!) diye inliyordu.
Olduğum yerde kazık gibi kalmıştım. Heyecendan
ağzım kurumuştu ve ne yaptıklarını merak
ediyordum. Onları gördüğümde hemen sindim, mısırların
arasına gizlendim. Annemle babamın belden aşağısı
çıplaktı. Annem domalmış, babam da arkasına
geçmişti. Annem, (Tükrükle öyle sok!) diyordu. Babam annemin dediğini
yaptıktan sonra, kalçalarını germesini istedi.
Heyecanlanmıştım. İlkkez böyle bir şey görüyordum.
Annemin kocaman götü vardı. Gerince daha da büyümüştü. Üstelik
bembeyazdı. Bacaklarının arası oldukça koyuydu.
Gördüğüm şey karşısında irkilmiştim. Babamın
kocaman bir siki vardı. Gece yatakta sikiştiklerinde görmemiştim,
ama şimdi ilkkez canlı görüyordum. Heyecanım bir kat daha
artmıştı...
Annem, (Aayy!)
diye bağırınca kendime geldim. Annem, (Yavaş sok!) dedi.
Yavaş hareketlerle devam ediyorlardı. Aradan birkaç dakika geçtikten
sonra hızlanmaya başladılar. Annem, (Ahh! Ohh! Çok güzel! Çok
güzel!) diye inleyip, zevk aldığını belli ediyordu. Babam
da hızla belini ileri geri hareket ettirip, sertçe sokmaya başlamıştı. Babamın
kocaman siki, bir kayboluyor bir görünüyordu. Babamın her hareketinde
annem, (Aaahh! Ooohh!) diye inliyordu. Babam, (Büyük götün küçük deliği
olur derlerdi de inanmazdım. Senin büzüğün de amma
darmış!) diyordu. Anlamıştım, babam annemi götten
sikiyordu. Böyle bir şeyi ilkkez görmüş ve öğrenmiştim...
Babam sikini
annemin götünden çıkardığında, annemden (Zoortt!) diye bir
ses gelmişti. Sonra başka bir pozisyona geçtiler. Bu pozisyon, daha
net görmemi sağlamıştı. Babam ikinci kez annemin götüne
girmişti. Bir ileri bir geri sokup çıkarmaya başladı. Devam
ettikçe ettiler. Ahladılar ohladılar, inledikçe inlediler. Bu görüntü
beni çok etkilemişti, farkında olmadan elim külodumun içine
kaymış, amımı okşuyordum. Amım sulanmış,
boşalmak üzereydim. Ordan sessizce uzaklaştım ve otların
arasına çömelip, büyük bir zevkle boşaldım..." diye
anlatırken, kocamın araya girip annem hakkında
söyledikleri beni sinirlendirdi. Kızdığımı
görünce, "Tamam, tamam canım! Ama bu anlattıklarının
Nuri ile ne alakası var?" diye sordu. Kocama, "Patlama! Anlatacağım!"
dedim. Kocam heyecandan sikini avucuna almış, okşayıp
duruyordu. Anlattıklarımdan hoşlanması benim de hoşuma
gitmişti. Devam ettim:
"Babamla
annemi o halde görmek beni etkilemişti. O gece sabaha kadar
uyuyamamıştım. Aklım hep bacaklarımın
arasındaydı. Hep amıma dokunmak, boşalıp rahatlamak
istiyordum. Ama aynı odada yattığımız için kendime
dokunamıyordum. O gece sabahı zor ettim. Erken kalkıp
dışarı çıktım. Etrafta kuşlardan başka bir
şey yoktu. Sonra annem kahvaltıyı hazırlamış, hep
beraber kahvaltıya oturmuştuk. Kahvaltıdan sonra herkes bir
köşeye çekilmiş dinleniyordu. Öğlene doğru herkes bir yerlere
gidince, evde sadece annemle ben kalmıştım. Daha
sonra bahçeye çıktım. Yolun aşağısından
yukarıya doğru birisinin gelmekte olduğunu farkettim. Biraz daha
yaklaşınca heyecanlanmaya başladım, gelen Nuri idi.
Akrabamız olduğu için, bize gelmesinde herhangi bir sorun yoktu.
Yanıma geldiğinde yüzüne bakamıyordum. Nuri, (Ne o kız,
konuşmuyor muyuz yoksa?) dedi. O an birşey diyemedim. (Evde kimse var
mı?) diye sorduğunda, (Annem var!) diyebildim. Nuri içeri girip
annemle sohbet ederken, yanlarına bile gidememiştim...
Konuşurlarken
onları dinliyordum. Nuri, bir hafta sonra İstanbul'a gideceğini
söylüyordu. Gidecek olması beni üzmüştü. Daha sonra
dışarı çıktı. Yanıma gelip dikildi. İçim pır
pır ediyor, heyecandan yüzüne bakamıyordum. Nuri kısık bir
sesle, (Aynı yere gel! Seni orda bekleyeceğim!) dedikten sonra
yürüdü gitti. Yanına gitmek istiyordum, ama bir türlü cesaret edemiyordum.
Banyoya girip bacaklarımın arasını iyice yıkayıp temizledim,
temiz bir külot giydim. Sonra anneme, yengemlere gideceğimi söyledim. Annem
izin verince kapıdan fırladım, mısır tarlasındaki
yere doğru yürüdüm...
Yaklaştığımda
Nuri ordaydı. Ayağa kalkıp bana sarıldı ve (Hoş
geldin aşkım!) dedi. Bu söz hoşuma gitmişti, (Hoş
bulduk!) dedim. Başını eğip dudaklarıma
yapıştı. Daha önce hiç öpüşmemiştim. Belli belirsiz
karşılık verirken hoşuma gitmişti. O sırada Nuri kalçalarımı
okşamayı ihmal etmiyordu. Öpüştükten sonra yere oturduk. (Özledin
mi beni?) dediğinde, ben de, (Evet!) diyerek başımı
salladım. (Sana birşey diyeceğim, ama sakın
yanlış anlama!) dedi. Ne diyeceğini merak ediyordum. Bana,
şehirde yaşayan kızların ilişkilerinden bahsetti. Ne
demek istediğini anlamadığım için sadece dinliyordum.
Sonra, (Arkadan yapmak ister misin?) dedi. Ne istediğini tam olarak
bilmiyordum, (Arkadan derken ne demek istiyorsun?) diye sordum. (Seni sikmek
istiyorum Nesrin!) dedi. Korktuğumu görünce, (Amından değil
kız! Götten!) dedi. O anda aklıma, annemle babamın
yaptıkları geldi. Annem götten yaptığına göre, bu
normal bir şey olmalı diye düşünerek, Nuri'nin isteğini
kabul ettim...
Ayağa
kalkıp eteğimi çıkardım. Altımda sadece külot
kalmıştı. Nuri külotun üzerinden amımı öptü
kokladı, sonra da, (Çok güzel kokuyor!) dedi. Kalçalarımı ve
bacaklarımı bir müddet okşadıktan sonra külotumu,
lastiğinden tutup indirdi ve topuklarımdan çıkardı.
Hoşuma gitmesine rağmen yine de çekiniyordum. İkimiz de çok
heyecanlıydık. Cahillikle her dediğini yapıyordum. Nuri
de kemerini çözüp, pantolonla birlikte külotunu indirmişti.
Babamınki kadar olmasa da, siki oldukça büyük görünüyordu. Beni yere
çömeltip, dört ayak olmamı istedi. Arkama geçip, amımı öpüp
yalamaya başladı. Bacaklarım ayırılmış, kalçalarım
havaya dikilmişti. Amımı yalarken kendimden geçmiştim.
Yalaması için adeta amımı ağzına
bastırıyordum. Sonra götümü yalamaya başladı. Büzüğümün
etrafını bir müddet yaladıktan sonra deliğe yönelmişti
dili. Götümün deliğini yalarken tuhaf bir duygu yaşıyordum. Öyle
hoşuma gitmişti ki, içimden devam etmesini istiyordum. Büzüğüm
gıdıklanırken, amım da iyice sulanmıştı. Cahildim,
ama zevk almasını biliyordum...
Bütün bunlar
birkaç dakika içinde olmuştu. Yalama işi bittiğinde arkama yanaştı.
Sikini tutarak götüme bastırmaya başladı. Neler
olacağını bilmediğim için normal
karşılıyordum. Girmeyince tükrükledi. Tükürüğü yedirirken
parmağı içime girmiş ve tuhaf şekilde
irkilmiştim. Amımdan akan suları da götümün deliğini
alıştırmak için kullanmıştı. Acımasına
rağmen hoşuma gidiyordu. Sonra ikinci kez denedi. Sikinin
sıcaklığını hissetmek hoşuma gidiyordu. Nuri götüme
sokmak için zorlarken, ister istemez kendimi sıkıyordum. İkimiz
de cahildik, ama götten sikmek tecrübe isterdi. Üstelik bu ilkkez
olacaktı. Sikinin ucu götüme girer gibi olunca, kendimi çekiyordum. Nuri, (Böyle
yapma Nesrin, boşaltacaksın beni!) dedi. Sikini götümün deliğne
sürtmesi hoşuma gidiyordu. Elimde olmadan kendimi rahat
bırakmıştım ki, o anda olanlar oldu. Sikini götüme
soktuğunda, (Ayyy!) diye bağırdım. Sanki götüme odun
girmiş gibiydi, çıkarması için yalvarıyordum. (Çok
acıyor! Çıkar!) desem de, çıkarmadan öylece bekliyordu. Belimden
tuttuğu için ileri de hareket edemiyordum...
Bastırınca
sikini biraz daha içeri kaydırdı. Neredeyse yarısını
sokmuştu götüme. Yalvardığım halde, (İlk kez
olduğu için acıyor! Alışınca, bak göreceksin çok
hoşuna gidecek!) diyordu. Bir ara sikini çekip
çıkardığında, inanılmaz bir rahatlama
hissetmiştim. İkinci kez eline tükürerek deliğime sürdü, iyice
kayganlaştırdıktan sonra sikini tekrar dayadı. Bastırmasıyla
birlikte kalçalarıma yapıştı. Bu kez hepsini sokmuştu.
Acıyordu, ama ilkine göre daha kolay olmuştu. Kalçalarıma
yapışmış, hareketiz bekliyordu. Sonra babamın anneme
yaptığı gibi, ileri geri hareket etmeye başladı. Bunu
yaparken çok yavaş hareket ediyordu. Zorlanıyordum, ama ses de
çıkaramıyordum. Derken birden hızlanmaya başladı. Kendinden
geçmiş bir şekilde, böğürür gibi inleyerek, kendini ileri
doğru iterek, sertçe sokup çıkarıyordu götüme. En sonunda arkama
kenetlenmesiyle, içime sıcak birşeylerin fışkırdığını
hissettim. Devam eden kasılmaları yavaşlarken, içimdeki sert siki
de yumuşamaya başlamıştı. Az sonra da sikini götümden
çıkardı...
Belimi
bırakmasıyla doğruldum. Götüm acıdan sızlıyordu. Büzük
kaslarım uyuşmuş gibi görev yapmıyordu. Büzüğümü
sıkamadığım için, içime akıttığı döller
dışarı çıkmak istiyordu. Büyük çiş yapma isteği
ağır basınca, büzüğüm fazla direnememiş, (Çarrr, çurrr,
zarrt, zurrt!) sesleri eşliğinde, sulu bir şekilde
sıçmıştım. İçimi dolduran döller oldukça
fazlaydı. Ağladığımı gören Nuri bana
sarılmış, beni göğsüne yaslamıştı. (Tamam
aşkım, bak bitti işte!) diyerek sırtımı
sıvazlıyordu. Ben de yaşlı gözlerle, (Ama çok acıyoor!)
diyerek gözlerine bakıyordum. Nuri, (Biliyorum canım, biliyorum!
İlkkez olduğu için acımıştır. İnan bana,
alıştığın zaman sen de zevk alacaksın! Biliyor musun
Nesrin, bu güne kadar böyle bir zevk yaşamadım.
Yaşadığım en büyük zevkti! Bu senin sayende oldu!) diyerek
beni rahatlatmaya çalışmış, bunda da
başarılı olmuştu. Benden övgüyle bahsetmesi gururumu
okşamış, iyice rahatlamıştım...
Nuri, (Eve
gittiğinde sakın belli etme! Hiç birşey olmamış gibi
davranmaya bak! Unutma, bunu yapan bir tek sen değilsin! Seni çok
seviyorum!) dedi. Kıçımı otlarla temizledikten sonra önce külotumu,
sonra da eteğimi giydim. Nuri de giyinip, (Bir hafta sonra İstanbul'a
gideceğim, canın çekerse yine yaparız! Tamam mı?) dedi. Ben
de başımı sallayıp, (Tamam!) dedim. Dudaklarımdan
öptükten sonra, (Hadi git şimdi!) dedi. Eve doğru yürümeye
başladım. Kıçım acıyordu, ama Nuri'ye karşı
kin duymuyordum. Götümün sızlaması bir iki gün devam etmiş, daha
sonra da tatlı tatlı kaşınmaya başlamıştı..."
dediğimde, kocam, "Gerçek mi söylüyorsun?" dedi.
"Evet!"
dediğimde, kocam, "Bunu benden yıllarca sakladın, öyle
mi?" dedi. Ben de, "Ne yani, böyle bir şeyi sana mı
anlatacaktım?" diye karşılık verdim. Kocam, "Peki,
daha sonra yine yaptınız mı?" diye sordu. "Evet,
yaptık! Nuri'nin İstanbul'a gideceği günün akşamı
tekrar buluştuk! Yarım saat boyunca sikti götümü. İlkin yine
biraz zorlandım, ama sonra hoşuma gitmeye başladı! Nuri iki
kez, ben de bir kez boşaldım!" dedim. Kocam, "Yani, zevk
aldığını mı söylüyorsun?" diye sordu. "He
kocacığım, he! Ama Nuri İstanbul'a gidince onunla birdaha
görüşemedik!" diyerek konuyu bitirdim.
Kocamın
azgınlığı görülmeye değerdi, yarrağı
kalkmış, semsert olmuştu. Benden domalmamı isteyip, arkama
geçti ve hızla götüme girdi. Götümü sert sert sikerken, "Söyle bakayım
karıcığım, Nuri mi, ben mi? Hangimiz daha iyi
sikiyor?" diye sordu. Ben de, "Sen kocacığım,
sen!" diyerek kocamı daha da azdırdım. Güzel bir
sikişten sonra ikimiz de yorgun argın, yanyana uzandık...
[Nesrin]
Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi!
Tüm Bölümleri
|